1 Nisan 2013 Pazartesi

Moralimizi yüksek tutalım…

Aylardır son kemoterapiyi bekliyordum. Ama asıl en güzel zamanlar son kemoterapinin yan etkilerini atlatınca başladı. Geçtiğimiz haftasonuna doğru ayaklandım, Perşembe, Cuma işe gittim ve sonrasında dolu dolu bir haftasonu geçirdim. Hatta Cumartesi günübirlik Edirne’ye bile gittik. Pazar günü de sabahtan akşama kadar arkadaşlarla geçen süper bir gün oldu. Bugünlere eriştiğim için çok mutluyum ve darısı bu yollardan geçen herkesin başına diyorum. 

5 ay boyunca, yani ameliyat ve sonrasındaki kemoterapi döneminde, pek çok şeyden uzak kalmamak için özen gösterdim. Kemoterapinin yan etkileri azalınca işe gittim, iyi zamanlarımda arkadaşlarımla görüştüm, Ali Efe ile elimden geldiğince çok vakit geçirdim, ama hiçbir şey eskisi gibi değildi. İyi zamanlarımda bile hep halsizdim, kemoterapiyi takip eden bir hafta-10 gün ise zaten çok berbat geçiyordu. Neyse ki geçti, bitti. Şimdi hayattaki en büyük dileğim sağlık. Ve ailemin, sevdiklerimin sağlıklı olması. 

Kanseri ne kadar önleyebiliriz, bilmiyorum. Pek çok kanser türü var. Sigara içmemek örneğin akciğer kanserine yakalanmamak için iyi bir tedbir, ama meme kanserine ya da başka tür bir kansere sigara içmeyen ve sağlıklı yaşayan insanlar da yakalanabiliyor. Bu illetin hayatımıza girmemesi için neler yapılabilir, henüz tam olarak bilmiyorum. Ama alınabilecek tüm tedbirleri araştıracağım ve öğrendikçe burada da paylaşacağım. 

Bilimsel olarak ne kadar kanıtlandığını bilmemekle beraber olumlu ve morali yüksek bir insan olmanın herşeyde olduğu gibi kanseri yenmede de çok etkili olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra fiziksel sağlığıma dikkat ettiğim kadar moralimi mümkün mertebe her daim yüksek tutmaya da çok dikkat edeceğim. 

Ablamın geçtiğimiz aylarda anlattığı bir olaydan çok etkilendim : Ablam 7. Kemoterapisini alırken, kanserli hastaların birbirinden perdelerle ayrılmış bölmelerde kemoterapi aldığı hastane ünitesinde, henüz 35 yaşlarında bir kanserli bir kadının,  yaşlıca bir hanımın ittiği tekerlekli sandalyeyle üniteye girdiğini görmüş. Kadın kimseyle göz teması kurmuyormuş, dünyadan kopmuş ve çok mutsuz bir hali varmış. Zaten insan kemoterapiye güle oynaya gitmiyor ama ablamın gördüğüne göre bu kadıncağız çok moralsiz ve daha da kötüsü artık hayattan kopmuş gibiymiş.
Kemoterapisine başlanmış, ablam da yanında ona refakat eden arkadaşıyla muhabbetine kaldığı yerden devam etmiş. Ablama eşlik eden arkadaşı ona süper moral veren, çok matrak bir kadın. O da yıllar önce meme kanseri olmuştu, üstelik de 8 aylık hamileyken öğrenmişti bunu. Apar topar sezeryanla doğumu yaptırıldı hamileliği 9. aya tamamlaması beklenmeden ve acil ameliyata alındı. Henüz yeni doğmuş bir bebeği varken ameliyat oldu ve kemoterapi aldı aylarca. İnanılmaz güçlü ve pozitif bir insandır. Ablama da çok destek oldu bu dönemde. Neyse, kaldığım yerden devam ediyorum, ablamla arkadaşı muhabbet ederken , arkadaşı ablamı güldürecek şeyler anlatmış, ve az önce bahsettiğim, çok  moralsiz ve bitkin durumdaki hastanın yakını olan yaşlı kadın ablamların yanına gelerek “Kızım, sizi gıptayla izliyorum, kemoterapi alırken ne güzel arkadaşınızla muhabbet edip gülüyorsunuz, hep böyle olun, hep neşeli olun, benim gelinim bunu yapamadı, meme kanseri olmuştu, atlatabilirdi, ama kemoterapi dönemi ve sonrasında  moralini çok bozdu, herşeyden elini eteğini çekti ve çevresindekilerle iletişimini kesti. Birkaç sene içinde başka organlarda metastaz oldu. Ne olur siz moralinizi bozmayın, hep bugünkü gibi, neşeli ve muhabbetli olun” demiş.
Ablam uzunca bir süre kadının söylediklerinin etkisinden çıkamamış. Bana anlattığında ben de neredeyse ürperdim, ne olursa olsun moralimi bozmamalıyım artık diye düşündüm. Eğer bir daha bu illetle uğraşmak istemiyorsam herşeyden önce moralim yüksek olmalı.

Pırıl pırıl bir bahar önümüzde bizi bekliyor. Bugünün şarkısı Cinerama’dan geliyor : Lollobrigida


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder