Geçtiğimiz sene baharı çok büyük bir hevesle ve sabırla
beklemiştim . Zaten her sene beklerim , havalar ısınsın , çiçekler açsın , gün
daha geç kararsın diye. Ama geçen senenin baharı hayatımın en anlamlısıydı . Kanserden
kurtulma zamanıydı 2013 baharı. 18 Mart’ta son kemoterapiyi almıştım , o gün
yaşadığım mutluluğu ve rahatlamayı tarif etmem çok zor.
Geçtiğimiz hafta , kemoterapilerden ve bir sene süren Herceptin
tedavisinden istenmeyen bir hatıra gibi köprücük kemiğimin altında taşıdığım
port’tan da küçük bir operasyonla kurtuldum.
Daha önce de yazmıştım , uzun süreli damar yolu
kullanımı gerektiren hastalarda damar yolu ile ilgili ciddi problemler
görülebileceği için port kateter takılması şart sayılır. Çünkü koldaki damarlar kısa
bir süre sonra tıkanıp, yeni bir damar aranması gerektiğinden, bir süre sonra tedaviyi
yapabilmek için damar bulunamamaya başlanır ve bu durum da hem hastalar ve
hasta yakınları için, hem de sağlık personeli için önemli bir sorun.
Port nedir :
Kelime anlamı olarak giriş kapısı gibi bir anlamı var, portun vücuda
yerleştirilmesiyle damar sistemine bir giriş kapısı sağlanmış oluyor.
Port-Kateter sistemi nasıl çalışıyor : Kalbe giden ana toplar damara ince
bir tüp (katater) yerleştirilir, kataterin diğer ucu içine ilaçların enjekte
edilebildiği bir porta bağlanır. Port vücudun uygun bir bölgesinde seçilen,
cilt tabakasının altına açılan bir cebe yerleştirilir. Porta enjekte edilen
ilaçlar kateter boyunca ilerleyerek direkt kan akımına karışır.
Port’un çıkarılmasıyla daha da rahatladım , sanki hastalıkla
ilgili üzerimde taşıdığım son izi de çıkarıp attım ! Sağlığım en
değerli hazinem. Ve ailem , arkadaşlarım , güne sağlıklı uyandığım her gün.
Yaşasın Bahar !
