Bir insan ne kadar vahşi,
acımasız, korkunç olabilir ? Madımak’ta 35 canı yakan yobazlar, bazı
insanların kötülüğünün hiçbir sınırı olmadığının örneğidir. İnsanın aklının
almayacağı bir kötülüğün simgesidir. Madımak vahşetinin üzerinden 20 yıl geçti,
yakınlarını bu katliamda kaybeden insanların acısı hiç geçmedi. Nasıl geçer ki?
Bu insanlık suçunun firari olan 5 sanığı ile ilgili kısmı, 13 Mart 2012
tarihinde zaman aşımından düşürüldü. Ama acı için zaman aşımı yok.
Madımak’ta yaşanan vahşetin
belgeselinin gösterime girdiğini duyunca , seyrederken çok dağlanır mıyım diye
biraz tereddüt ettim önce. Ama gitmek lazım, unutmamak, unutturmamak lazım.
Ayrıca bizim film sırasındaki üzüntümüzün , isyanımızın bu vahşette canlarını,
çocuklarını , yakınlarını kaybedenlerin bitmez acısı yanında ne önemi var. Ateş
sadece ama sadece düştüğü yeri yakıyor.
Bu belgesel aslında pek çok soruya cevap vermiyor. Oteli yakanların kimler olduğunu, o dönemdeki iktidarı, katliam sonrası yargılamaları, katliamın basına nasıl yansıdığını, devletin tutumunu ele almıyor. Bu katliamın mağdurlarının acılarının ne kadar yakıcı, yıkıcı ve unutulmaz olduğunu anlatıyor.
Menekşe , hiç görmediği abisi ve ismini aldığı ablasının fotoğrafları ve hikayeleriyle büyüyor. Belgeselde Menekşe katliamı yaşayan pek çok kişiden ablasıyla abisini kaybettiği o lanet, korkunç günü dinliyor.
20 yıl geçti. Sivas’daki katliamın kurbanı insanların acısı hiç dinmedi. Unutmayalım , unutturmayalım ! Madımak Oteli bir Utanç Müzesi olana kadar uğraşalım. Hiç olmazsa bunu yapalım…
TÜRKÜLER
YANMAZ !
Güneşin
ak yüzüne bir duman çöktüBir türkü çığlıkla ateşe düştü
Kuytu bir köşede bir çiçek küstü
Döktü yaprağını boynunu büktü
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
Bilmez misin ki türküler yanmaz
Günü gelir sanma hesap sorulmaz
Dayanır kapına Pir Sultan ölmez
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder